Sohbet – Bir Mektuba Cevap

Günaydın Nuray Hanım,

Dün akşam işten dönerken okumuştum mektubunuzu, trende, kalabalık eve doğru yol alıyordum. İş yorgunluğu, ruhen o yazıya uygun olmayan bir ortam, yazıyı okurken onunla bağ kuracak konsantreden yoksun ama sizi bekletmemek düşüncesiyle hemen cevaplamak istedim, Çünkü ben birine bir şeyler yazdığımda bazen bilinçaltında hemen cevap beklerim, kendimden bildiğim için eve gelmeyi beklemedim….

Umarım bugün biraz daha iyisinizdir, şu an kulağımda Grup Abdal’ın müzikleri, en çok sevdiğim “Şifa istemem balından….” parçası, tüm albümünü dinlemenizi tavsiye ederim. Yazınızı daha dikkatli okuyup bir önceki yazımı tamamlayıcı sözler kullanmayı deneyeceğim. Bazen günlük yaşantımın içinden çıkıp, ruhen olmak istediğim gibi olmayı denediğimde, müzik eşliğinde dile getirmeye çalışırım, neşemi ve üzüntülerimi…

Biraz siyasi takılırım, biraz da duygusal, bazen yaradana cok yakın, bazen isyan, bazende şükrederim hayatta oluşuma, güzel dünyamızda bize doğmayı nasip ettiğine. Siyasi bölüm aklınızı karıştırmasın, radikal bir düşüncem yok ama, yeryüzünde kapitalizm uğruna yaşayanları birbirine düşüren, eziyet eden savaşlar çıkaran kesime karşıyım! Az olsun hepimizin olsun düşüncesindeyim, modern olmasak ta yaşanır diye düşünüyorum. Maalesef her kesimden, yani inançlısı da, inançsızı da, iyisi de, kötüsü de paraya tapabiliyor, para uğruna insanlıktan uzaklaşabiliyorlar. Amaçlarına ulaşabilmek için her türlü aracı kullanmaktan, kılıktan kılığa girmekten çekinmiyorlar..

Her şeye rağmen hayat devam ediyor, iyi, kötü, acı, tatlı, bizde elimizden geldiğince kötüden çok iyi olması, acıdan daha tatlı olması yönünde kendimize bir yol çiziyoruz. O yolda yürürken, birazda karşımıza çıkanlardan etkilenerek bazen kendimizden uzaklaştığımız olsa da, temelde içimizden bir planımız vardır, o plana göre ilerlemek isteriz. Karşılaştığımızda ilgi duyduğumuz şahıs bizim planımıza uygun değilse onu kendi tarafımıza çekmeye çalışırız, bize benzesin, bizim gibi düşünsün isteriz. Bunun zaman kaybı olacağı, kimseyi değiştiremeyeceğinin hesabına ihtimal vermeyi bile aklımızdan geçirmeyiz… Ne kadar değişir, değiştiririz de desek bile, atalarımız boşuna “insan 7 sinde neyse, 70’inde de o olur” boşuna dememişler.. Bu yolculuk boyu, seviniriz, üzülürüz, etkileniriz, tavsiyeler kullanırız, danışırız, karar veririz, iyi olursa iyi yapmışım olur, kötü gittiğinde keşke başkalarını dinlemeseydim deriz. 🙂

Kötüler yaşanmadan bilinmez, iyileri yaşarken, kötü yaşanabileceğini de akıldan çıkarmamak lazım. Asla bir kişiye sırtını dayayıp ta, o beni asla üzmez, yarı yolda bırakmaz deme, her zaman yedek desteğin olsun ki düştüğünde yavaşça düşesin, tekrar ayağa kalkman zaman almaz, az yarayla kurtulursun…. Oh be müzikle konsantre olabiliyorum, sözler düşünmeden diziliveriyor cümleler içinde. 🙂

Üzülmeyin desem de üzüleceksiniz, sıkça yürümeyi deneyin, konuşmayı deneyin bir sırdaşınız la, doğada gezin ve etrafınıza bakın, son defa dünyaya bakıyormuşcasına, parklarda, ormanlık alanlarda dolaşın, deniz kenarına gidin, dalgalara bırakın ruhunuzu, martıların yerinde olduğunuzu düşünün, üşüyün, bir yerde sıcak bir şeyler için, biliyorum o hep aklında olacak, keşke yanımda olsaydı, keşke karşımda otursaydı, keşke sesini duyabilseydim diye… Ama yok işte, demek ki yanında olmak istemiyormuş, senin yanında olmak istemeyene ayrılan bir saniyene yazık olur, aklından bile geçirmemeye çalış, çünkü o bunu hak etmiyor. Ha şunu yapabilirdi, sizden hoşlandım, hayatımda başka biri var, ne yapacağımı bilemiyorum, çaresizim diye size karşı dürüst olabilirdi. O zaman size bu kadar acı vermezdi.. Görünen o ki o dürüst olabilmeyi bile başaramıyor, öylesinden ne beklenir?

Öyle bir günde idim ki, canıma bile kıyasım gelmişti, dayanamıyordum, ne evdekilere faydam vardı, ne de kendime, nefret ediyordum yaşadıklarımdan, bir karanlığın içinde kaybolmuştum, sabaha kadar otururdum, çok zamanlar, iş arkadaşlarımı, insanları sevdiğim için, asla hastalık yapıp evde kalmadım, hep çalıştım, çünkü insan yalnız olduğunda kendini daha kötü hissediyor. Yine sabahladığım bir günde, kalkıp, boy abdesti alıp, seccadeye oturdum gözyaşları içinde, Allah rızası için iki rekat namaz kıldıktan sonra yalvardım: “bana ne verirsen ver razıyım, kanser ver, kalbimi durdur, beynimi durdur, dayanamıyorum artık dinsin bu acı, onu aklımdan çıkarması için yalvardım…

Biliyorsun değil mi aslında bu sözü kendine veriyorsun Allah huzurunda, artık onu düşünmeyeceğim diye, ne kadar güzel seyler kaçırdığını sakın aklından çıkarma, ne kaçırıyorum ki mi dediniz? Ben öyle duydum. 🙂 Ömrünüz! Ne kadar olduğunu bilmediğiniz ömrünüz, o güzelim saniyeleri az sonra yaşayacaklarınıza ayırın, ne mutlu size, eğer sorunsuz nefes alıp verebiliyorsanız, yeyip içebiliyorsanız…

Dikkatinizi dağıtacak şeylere bakın, zamanınız varsa çok basit bir uğraşı bulun kendinize, ruhunuzu dinlendirecek, sizi meşgul edecek… Depresif, olumsuz insanlardan uzak durun, sizin yaşadıklarınızı hesaba katmayıp, aksine sizi hep geriye götüren kişilerden uzak durun… Konuştuğunuz, sohbet ettiğiniz kişiler size tavsiyeler verecek kapasitede olsun, yoksa bunalımdan bunalıma sürüklenirsiniz….

Saçmalamış olabilirim, siz bana derdinizi anlatırken, bende yaşadıklarımı sizle paylaştım, neler yaptığımı, acılardan kurtulmak için. Tanıdıklarınızı alın, size uzak olanları unutun.

Gününüz güzel geçsin….

Selamlar

BlackSea”

@ Kalbsesi.Com – Sohbet, Sohbet Sitesi, Sohbet Siteleri, Sohbet Odaları, İslami Sohbet, Bedava Sohbet